Doğadaki en aktif
element olarak bilinen Fluor (F) diş hekimliğinde temel koruyucu tedavi ajanı
olarak kullanılmaktadır. Minenin ve bir ölçüde dentinin asit ataklarına
direncini arttırması gibi temel bir fonksiyonu olan F diş hekimliğinde
tartışmasız önemli derecede başarı sağlamıştır ve günümüzde çok farklı uygulama
şekilleri ile aktif olarak kullanılmaktadır. F’un Diş hekimliğine takdim
edilmesi 1942 yılında içme suyundaki bulunan doğal F’un koruyucu etkisinin Dean
tarafından gösterilmesi ile gündeme gelmiştir. 1945’te Amerika’da ilk defa
“sistemik uygulama” dediğimiz bir şehrin içme sularına optimal kabul edilen 1
ppm F katılmış ve beş yıl içinde diş çürüğündeki %50’den fazla düşüş büyük
başarı olarak görülmüştür. Bugün DSÖ verilerine göre tüm dünyada 378 milyondan
fazla kişi içme suyuna F katılmış bölgelerde, 57 milyon kişi de doğal F bulunan
bölgelerde yaşamaktadır. Sistemik F uygulamasında alternatif olarak tuza ve
süte katılması ve F tabletleri de bulunmaktadır. Vücuda alınan F daha ziyade
kalsifiye (sert) dokularda en başta da kemikte ve dişte birikir. Aşırı birikim
ise bu iki dokuda “Fluorosis” dediğimiz kronik toksisite oluşturabilir. İçme
sularındaki F katılması iskeletsel sorun yaratmazken, bu ülkelerde hafiften
orta şiddete kadar dental fluorosis artışı mevcuttur. 1973 yılındaki bir fare
çalışmasında yüksek F’un osteosarkom oluşturduğu iddiası ile başlayan kanser ve
yumuşak dokularda F toksisitesi tartışmaları son 30 yılda yine hayvanlarda
santral sinir sistemi problemlerinin saptanması ile şiddetlenmiştir. İnsanda
ise son 10 yılda çıkan Çin, Hindistan, Meksika ve Brezilya gibi doğal yüksek F
bulunan bölgelerdeki çocuklarda yapılan IQ çalışmaları şiddetli tartışmalara
neden olmakta ve suya F katılmasını reddeden bilim insanlarının sayısını
arttırmaktadır. 2019 yılından itibaren buna Kanada’dan içme sularına fluor
katılması ile hamilelik dönemi tartışmaları eklenmiştir. Diğer taraftan F’un
asıl etkisinin sistemik olarak değil, “Topikal uygulama” denilen direk olarak
sürmüş mine yüzeyine uygulanması sonucunda başarılı olduğu görülmüştür. Diş
macunları, gargaralar, vernik ve jeller içinde F uygulamaları bu gruba girer.
Bu maddeler yutulmadığından erişkinlerde toksisite riski oluşturmaz. Ancak
çocuklarda, engellilerde benzer risk söz konusudur. DSÖ, ADA, AAPD, IAPD, EAPD,
TPD gibi topluluklar çocuklarda F içeren oral ürünlerdeki F’un azaltılmasını
önermektedir. Ancak bu F’un çocuklarda kullanımını kaldırmak anlamına da
gelmez. Bizler Diş hekimleri olarak çocuklarda F’un olası yarar ve zarar
dengesini dikkatlice değerlendirmek zorundayız.
0312 435 9394
tdbakademi@tdbakademi.org
Etkinlik No :
Etkinlik Türü : Tek Disiplinli Modüler(TDM) Eğitim Programı TDM-6: Çocuklarda Temel Klinik Yaklaşımlar
Etkinlik Alanı :
ONLİNE